Akdemistanbul Eğitim Danışmanı Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, Arapça’nın artık günümüzde çok önemli bir dil haline geldiğini ve öğrenilmesinin korkulanın aksine daha kolay olduğunu belirtti. (08 Ocak 2014 - 212Haber.com)
Günümüzde önemi ve dünya dilleri arasında etkinliği her geçen gün artan Arapça, 22 Arap ülkesinde 450 milyona yakın nüfus tarafından konuşulmakta. Ülkemizde de Arapça öğrenmek isteyen insan sayısı ise tahmin edilenin çok üzerindedir. Sektörün köklü kuruluşlarından olan Arapça ve Türkçe eğitimi veren Fatih’ten sonra ikinci şubesini Başakşehir’de açan Akdemistanbul hedefine emin adımlarla ilerliyor. Gazetemize konuşan Mardin Artuklu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Akdemistanbul Eğitim Danışmanı Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, Arapça’nın artık günümüzde çok önemli bir dil haline geldiğini ve öğrenilmesinin korkulanın aksine daha kolay olduğunu belirtti. Ağırakça, “İnsanlar namaz kılarken okudukları duaların ne anlama geldiğini anladıklarında çok daha makbul bir ibadet yapmış olacaklar. Çünkü Arapça ümmetin ve vahyin dilidir” dedi.
Röportaj- Bilal Kelebek / 212 Haber
İngilizce’de uygulanan yöntemleri Arapçaya taşıdık
Öncelikle kurumunuzdan biraz bahseder misiniz ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Akdemistanbul eğitim kurumu olarak genellikle Arapça öğretiminin yanında İslami tedrisatının da yapıldığı bir kurumdur. Bulgaristan ve Hollanda’da olmak üzere iki üniversiteyle ortak çalışıyoruz. Lübnan ve Katar’da da ilişki içerisinde olduğumuz üniversiteler bulunmakta. Uzaktan eğitim ile ilgili olarak Avrupa İslam Üniversitesi’nin, İslami İlimler Fakültesi ve Arap Dili Edebiyatı Fakültesi’nin İstanbul temsilciliğini yapıyoruz. Bulgaristan’da European Polytechnical University’nin Arap Dili ve Psikoloji bölümünün öğrencilerini eğitiyoruz.
Kayıt işleminden sonra öğrenciye 1 yıl hazırlık sınıflarında Arapça öğretiliyor ve 3 yılda fakülte düzeyindeki öğretimi gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki dönemlerde Araplara yönelik bir İşletme Fakültesi açmayı planlıyoruz. Üniversite tedrisatının yanında Arapça eğitimine yönelmiş durumdayız. Arapça kursları son yıllarda Akademi İstanbul’da çok iyi bir düzeye geldi. Türkiye’nin en büyük Arapça eğitim merkezi konumundayız, genel Merkezimiz ise Fatih’te. İkinci şubemizi de Başakşehir’de hizmete açtık. Talebe göre planlama yapmaktayız nasip olursa bunda sonra da Kartal’da bir şube açmayı planlıyoruz. Gerek hazırlık sınıflarında Arapça öğretimi gerekse diğer sınıflarda ki Arapça öğretiminde Türkiye’de en köklü kurum haline geldik. İslami İlimler Fakültelerinde uygulanmayan bir programımız var. İlahiyat Fakültelerinde 1. Sınıftan sonra Arapça dersi verilmiyor. Bizde ise Arapça dersleri öğrenci okuldan mezun oluncaya kadar devam ediyor. Dolayısıyla kurumumuzda daha kaliteli bir Arapça öğretimin seviyesini yakalamış oluyoruz. Sınıflarımızda yüzde 100 Arapça tedrisatı yapılmaktadır. Öğrencilerimiz okulumuzdan mezun olduktan sonra rahatlıkla Araplardan fark edilemeyecek seviyede konuşma anlama ve tercüme etme noktasına geliyorlar. Mümkün mertebe en iyi hocaları görevlendirmeye çalışıyoruz. Şimdiye kadar dünya da İngilizce öğretiminde uygulanan yöntemleri Arapçaya taşıdık. Bunlar okuma, yazma, dinleme ve kompozisyon şeklinde. Diğer okullarda çok basit bir düzeyde metin öğretiliyor ve öğrenci bir mektup yazabilecek seviyede olamıyor. Bizim öğrencilerimiz ise hikaye ve tiyatro yazabilecek seviyeye daha 1. sınıftayken gelebiliyor.
Arap dünyasıyla iç içe olan bir Türkiye var
Yabancı dil öğrenimi ülkemizde oldukça gelişti. Tercihiniz neden Arapça?
Arapça ümmetin dilidir. Yavuz Sultan Selim Hilafeti, Kahire’den İstanbul’a taşıyıp getirirken Arapçayı, Osmanlı’da resmi dil olarak kullanmak istiyor. Zembilli Ali Efendi’den fetva alamayınca bu uygulama yapılamıyor. Ama o uygulama Yavuz Sultan Selim’in hasreti olarak içerisinde hep kalmıştır. Osmanlı Devleti’nde Arapça resmi dil olmuş olsaydı insanlar Kur’an-ı Kerim’i daha iyi anlamış olacaklardı. Arnavutluk’tan Azerbaycan’a, Kırım’dan Yemen’e kadar bütün coğrafya Arapça konuşmuş olacaktı. Türkçemiz yine korunacaktı. O gün için bunlar gerçekleşmedi fakat biz şuan öyle bir noktaya geldik ki iletişim çağında ki insanlar birbirleriyle çok rahat haberleşebiliyor. Artık Arap dünyasıyla iç içe olan bir Türkiye var. Özellikle İslam coğrafyasında Arap dünyasına en yakın Arap olmayan tek ülke Türkiye’dir. Arapça, ekonomik, siyaset ve halkların birbiriyle anlaşabileceği bir dil haline geldi. Bir Pakistanlıyla yan yana geldiğimiz zaman konuşacağız dil İngilizce değil Arapçadır. Bütün ümmetin mensupları aynı dili konuşsun ve bu dil hepimizin ortak noktası olsun. Her şeyden evvel bu dil Kur’an-ı Kerim’in, vahyin dilidir. Bunu öğrenmek bizim için farzdır. Bize gelen öğrencilere neden Arapça diye sorduğumuzda da Kur’an-ı Kerim’i anlamak için diyorlar. Öğrenciler ilk kurlardan Arapçayı öğrenmeye başlayınca sevinçlerinden havalara uçuyorlar ‘Kur’an-ı Kerim’i anlamaya başladım diyerek.’ Bunun için Arapça gerekli diyoruz ve Akademi İstanbul olarak üzerimize düşeni yapıyoruz.
Başakşehir’i tercih etmenizin özel bir nedeni var mı?
Başakşehir gerçekten çok mütedeyyin bir yer. Gerek Fatih’e gelen öğrencilerimizin aileleri gerekse öğrencilerimizden Başakşehir için talepler geldi. Bu yüzden Başakşehir’i tercih ettik.
Kendimizi ticari eğitim kurumu olarak görmüyoruz
Sizi diğer dil kurslarından ayıran en önemli özeliğiniz nedir?
Biz bu işin ruhuna üfledik, sevgimizi işin içerisine kattık. Bir aşçı yaptığı yemeğe sevgisini katarsa ortaya çok güzel bir lezzet çıkar. Kendimizi ticari değil bir eğitim kurumu olarak görüyoruz. Eğitim kurumu olarak da bu işi yaparken maddi çıkar elde etme noktasında değil de doğrudan Arapça öğretme durumunu tercih ediyoruz. En kaliteli hocaları bünyemize kattık, 30’a yakın Arap ülkelerinden gelen hocalarımız var. Kendilerini sürekli denetleyip yakın takipte bulunduğumuz içinde başarı kendiliğinden geliyor. Türkiye’de 50 yıldan buyana Arapça öğreten kurslar, cemaatler, Kur’an Kursu ve vakıflar var. Fakat onların 10 yılda öğretmiş olduğu Arapçayı biz 3 yılda çok rahatlıkla öğretebiliyoruz. Bunu gören vakıflar ve cemaatlerde bundan dolayı birçok öğrencisini bizlere teslim ediyor. Özetle önce severek bu işi yapmak, ikincisi kaliteli istihdam son olarak da kontrol mekanizmasını çok iyi kontrol ediyor olmamızdır.
Türkçe de ki kelimelerin yüzde 40’ı Arapçadır
Size gelen bir öğrenci ne kadar sürede Arapçayı öğrenebilir?
Bu süreç öncelikle öğrencinin merakına ve kabiliyetine bağlıdır ve devamlılık esastır. Öğrenci bunlara dikkat ederse 1 yılın sonunda rahatlıkla kendini ifade edebilecek noktaya gelip normal düzeydeki bir metni okuyup tercüme edebilir. Arapça aslında zor değildir çünkü Türkçe de kullandığımız kelimelerin yüzde 40’ı Arapçadır. Öğrenci yeter ki ben bu dili öğreneceğim desin. Bizden mezun olan birçok öğrenci şuanda eğitim kurumlarında Arapça öğretmenliği yapıyor.
Aynı zamanda Türkçe öğretiyorsunuz. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Akdemistanbul olarak bizim MEB’dan Türkçe, Arapça, İngilizce ve ilahiyat fakültelerini dışarıdan okuyan öğrencilerimize takviye ders vermek için aldığımız belgelerimiz var. Şuanda sadece Arapça ve Türkçe ye yoğunlaşmış durumdayız. 200’e yakın Türkçe öğrenen öğrencimiz var.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Özellikle gazeteniz aracılığıyla Başakşehir’de ki insanlara şunları söylemek istiyorum. Kur’an’ın dilini öğrenmeye çalışsınlar. Namaz kılarken okudukları duaların ne anlama geldiğini anladıklarında çok daha makbul bir ibadet yapmış olacaklar. Bütün Başakşehirlileri Arapçayı öğrenmeye davet ediyoruz.
Röportajın kaynağına ulaşmak için tıklayınız.